Yiyecek içecek sektörü bildiğiniz gibi günden güne gelişmekte ve yeni adımlar atılmakta,sizlere daha önceden de bahsetmiş olduğum http://www.sarapajani.com/ sitesinin kurucusu ve ''478 şaraplık üzüm'' kitabının yazarı olan sevgili dostum Göksenin Demirbaş'ın Türkiye'de yapılmış bir ilk olan Şarap Notları adında hem not hem anı defteri niteliğindeki ürününü tanıtmak istiyorum.
Gittiğiniz yerlerde yanınızda gönül rahatlığıyla taşıyabileceğiniz şık ve havalı bir defter,içtiğiniz şarapların renk derinliğini,tonunu,aroma yoğunluğunu,adını,tadım yaptığınız tarihe kadar bir çok kolaylık sağlıyor.Şaraba ilgi duyanların tattığı şarapları bu defter saysinde unutmamaları hedeflenmiş ve bence gerçekten çok başarılı olmuş.
Bu çalışmasından dolayı Göksenin Demişbaş'a bir kez daha teşekkürler...
Bugün sizlere benim favorim olan Porto Şarabını anlatıcam.Gerçekten belkide hak ettiği değeri bulamayan bir içki fakat içenler tarafından kesinlikle birkez tadıldıktan sonra asla vazgeçilmeyecek bir lezzet şiddetle tavsiye ediyorum muhakkak tadın :)
Port'un tarihi on yedinci yüzyıl ikinci yarısında başlar.Çok önceleri port üretimi İngiltere'nin elindeydi.Bugün çoğu şarap evi hala İngiliz isimleri taşır.
Port'un yapımında kullanılan şaraplar Portekiz'in kuzey kesimindeki Doure Nehri bölgesinden ve çevresindeki vadilerden gelir.Bu elli mil uzunluğundaki alan 200 yıl önce açıkça belirlenmiş ve bugünkü sınırlar 1907'de yasal olarak çizilmiştir.
Douro Vadisi,600.000 dönümlük bir arazidir.Bunun onda birini üzüm bağları oluşturur.Burada ikamet eden 25.000 şarap tüccarı ve 85.000 kadar üzüm bağı vardır.
Douro'daki üzüm bağları,yetiştirilen çok sayıda üzüm çeşidi açısından önemlidir.
Başlıca Üzüm Çeşitleri;
Touriga Francesa, Tinta Roriz, Tinto Cao, Touriga Nacional, Tinta Barroca. İklim ve Toprak;
Seçkin şaraplar üretmek için bu bölgenin iklim koşulları ve jeolojik yapısı birbirini belkide dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar mükemmel bir şekilde tamamlar.
Douro Vadisi, Atlantik Okyanusu rüzgarlarından yüksek sıra dağlarıyla korunur.Çok sıcak geçen yaz mevsimi ve çok soğuk genelde çok yağışlı geçen kış mevsimi üzümlerin olgunlaşmasını sağlar.
Seçkin şarapların üretilmesinde jeolojil konumunun da çok önemli bir yeri vardır.Toprak, dünyanın merkezine doğru 60-90 derecelik bir açı çizerek uzanan şist içerir.Bu, güneş ışınlarının toprağın derinliklerine kadar işlemesini önler.Şist, ısıyı depolar ve gecenin geç saatlerine kadar yavaş yavaş yayar.
Hasat mevsimi, Eylül ayının ortalarında başlar ve Ekim sonuna kadar devam eder. Mayalanma;
Üzümlerin ayakla çiğnendiği açık kazanların yerini santrifüjörler ve mayalanma tankları almıştır.Üzümler, bir makinenin içine yığılır.Bu makine, üzümleri ezer ve saplarını ayırır.Ezilmiş üzüm yığınları, büyük beton bir tank içine pompalanır.Bu tanklar iki gün içinde doldurulur ve sonra mühürlenir.Bu süre içinde üzüm şırası, erken mayalanmayı önlemek için serin tutulur.Kısa bir süre sonra konteynerlere pompalanır.
Üretilen şarabın ne kadar tatlı olması isteniyorsa ona göre mahzen uzmanı,mayalanmayı durdurarak üzüm şırasına 150 derecelik üzüm brendisi ekler.Bu,alkol oranı hacim olarak %20 oranında artırır ve geriye %9-10 oranıda artık üzüm şekeri olur.
Port üretimi, daha uzun bir olgunlaşma dönemi gerektirir.Çünkü karıştırılan şarapla brendinin tadı birbirine yavaş yavaş uyum sağlar.Bunu başarmak için portlar Vila Nova de Gaia'ya götürülür. Antrepo (Orta olgunlşma dönemi);
Porto şehrinin karşısında Douro Nehri'nin öbür yakasında Vila Nova de Gaia bulunur.Bu şehir, porto şarabı üretimiyle yakından ilgilidir.Çünkü antrepolar, şarap üretim evlerinin mahzenlari buradadır.
Şarap, kökenini belirten bir sertifikayla beraber bu bölgeye getirilir.Gaia'daki antrepolar, porto şaraplarının kalite kontrolünden sorumlu Instituto do Vinno do Porto tarafından yönetilir.Bu antrepolarda şaraplar, dünya çapında ünlü olmalarını sağlayan mükemmelliği yakalayana kadar dinlendirilir.Bu bölgede porto şarabı üreten tüm firmaların kendilerine ait antrepoları vardır.Bunların çoğu halka açıktır.Yolunuz oralara düşerse muhakkak uğrayıp bir gezin derim :)
Port Çeşitleri
Çoğu port çeşidi, oluşumlarını tamamlamaları için fıçılarda dinlendirilir.Bunlar şişelendiğinde ve gemilere yüklendiğinde içilmeye hazır duruma gelmişlerdir.Tek mevsimlik port ise bir istinadır.
Sadece fıçıda 2 sene dinlendirilir ancak oluşumu tamamlanması için şişede de bir süre bekletilmesi gerekir.
Beyaz Porto Şarabı (White Port);Beyaz porto şarabı şişelenmeden önce ahşap fıçılarda birkaç yıl dinlendirilir.Popülerliği hala sınırlıdır.Ancak aperitif olarak bir hayli tutulur.
Tek Mevsimlik Porto Şarabı (Vintage Port);Porto şaraplarının kralıdır.Ülkesine ve şarap üretim evlerine şöhret ve itibar kazandırmıştır.
Tek mevsimlik porto şarabı, değişik firmalarda üretilen şaraplardan yapılır.Ancak bu şarapların hepsi özel ve ayrıcalıklı bir yılın ürünüdür.Porto şarabı üreticileri, tek mevsimlik şarap üretmeye bireysel olarak karar verirler.Ancak bu şarabın kalitesi Porto Şarap Derneği tarafından onaylanmalıdır.Her on senede 3-4 kez özel seneler belirlenir.Ancak tüm üreticiler aynı sene üzerinde fikir birliğine varamayabilirler.
Taylor, Graham, Warre's, Fonseca, Nieport, Noval ve Cockburn gibi ünlü porto şarabı firmalarının yaptıkları şarapların sadece %3'ü tek mevsimliktir.
Tek mevsimlik portlar süzülmelidir.Bu portlar, 2 sene fıçılarda dinlendirildikten sonra şişelenir.Şişede olgunlaşmaya devam ederler ve zamanla çok fazla tortu üretirler(bu portlar serin bir mahzende 20, 30 hatta 40 sene bile olgunlaşabilirler) Süzmek için karanlık ve serin bir yerde birkaç saatliğine şişeyi dik bir şekilde bırakın.
Tek mevsimlik porto şarabını başka bir şeyle karıştırmak büyük bir günahtır :):)
Tek mevsimlik porto şarabının etiketinde hasat tarihi ve ''Vintage'' tanımlaması bulunmalıdır.
Tek mevsimlik porto şarabı için özel seneler;
1900, 1908, 1912, 1931, 1935, 1945, 1947, 1948, 1955, 1963, 1966, 1970, 1977, 1983, 1985, 1991, 1992, 1996, 1997, 2001, 2003
1931 senesi, yüzyılın en iyi ürün alınan yılı olmakla ünlüdür.
Single Quinta Vintage; Gerçek bir tek mevsimlik porto şarabıdır.Ancak tek bir şarap evinin şaraplarından üretilmiştir.Normal tek mevsimlik şaraplardan daha hafiftir.İyi ancak müstesna olmayan senelerin şaraplarından yapılmıştır.
Geç Şişelenmiş Vintage; Tek bir yılın ürünlerinden yapılmış ancak 6. senesine kadar şişelenmemiş şaraptır.Şişelendiğinde içilmeye hazırdır.
Etiketinde hasat yılı, LBV kısaltması veya ''Late Bottled Vintage'' tanımlaması bulunmalıdır.Gerçek bir tek mevsimlik porto şarabıyla aynı özellikleri taşıması beklenmez.
Colheita; Tek bir hasat yılının ürünü olsa da, gerçek bir tek mevsim porto şarabıyla aynı kalitede değildir.Fıçıda en az 7 sene bekler.Bu yüzden koyu sarı bir rengi vardır.Şişelendiğinde içilmeye hazırdır.Ancak tortusu alınmalıdır.Etiketinde hasat yılı, şişelenmesi hakkında bilgi ve fıçıda dinlenmiş olduğu yazılıdır. Crusted Port; Her ne kadar tek mevsimlik şarap özelliğine sahip olduğu düşünülse de, aslında değişik yılların ürünlerinden harmanlanmıştır.2 veya 3 sene sonra şişelenir ve 3 ya da 4 sene sonra içilmeye hazırdır.Ancak tortusu alınmalıdır.Etiketlerinde şişelenme tarihi yazar.
Wood Port; Fıçılarda inlendirilmiş şaraplar için kullanılan ortak bir terimdir.Bu şaraplar, tüm olgunlaşma dönemini fıçıda geçirirler.Bir kere şişelendiler mi değişmeleri zordur.
Bu şaraplar, değişik yerlerde ve değişik senelerde üretilen şarapların bir karışımıdır.Asla tek mevsimlik şarap kalitesinde değildirler.Ancak büyük firmalar, bu şarapların 20 ya da daha uzun seneler fıçılarda dinlenmeleriyle (tawny) piyasada bir hayli tutunmuşlardır.
Ruby; Yeni, kırımızı ve tatlı porto şarabıdır.Fıçıda sadece 3 sene bekletilir.Değişik yılların ürünlerinde harmanlanır.
Tawny; Fıçıda uzun sürelik bir dinlenme sonucu koyu altın sarısı bir renk alır.Ruby port kadar tatlı değildir.(oksitlenme rengini ve tadını güzelleştirir)Porto şarabı üretim evleri kaliteli tawny üretimine büyük özen gösterirler.Gerçekten de mükemmel kalitededir.Fıçılarda 20 sene veya daha fazla dinlenen tawny'ler elbette ucuza satılamaz.Değişik yılların ürünlerinden yapılmasına rağmen yaşını belirten bir etiket kullanılabilir.Mevsimlik porto şarabı sevenler ''eski bir tawny'' denemelidirler.
Ben porto şarabının başka bierşeyle karıştırılmasına kesinlikle karşıyım.Ancak az tanınan beyaz port soğutulduğunda mükemmel bir aperitif olurlar.Beyaz port'un vermut ve sherry gibi diğer sert şaraplala karıştırılması en uygundur.
Bence eski ve tamamen olgunlaşmış bir twan'nin peynirle ya da güzel bir yemeğin yanında sunulması mükemmel olur.
Konumuz Grappa başlıktan da anlaşılacağı üzere aslında 600 sene önceden günümüze gelen bu brendi ''fakir insanların brendisi'' olarak başlarda çok ilgi görmesede bana göre İtalyan'ların müthiş pazarlama zekası ile günümüzde bırakın fakir insanları neredeyse zengin insanların bile ulaşmakta güçlük çektiği bir içkidir.
Gelelim Grappa'nın yapımına; şarap yapmak için kullanılan üzümlerin kalan sapları ve kabuklarında tam anlamıyla posasının damıtılmasıyla yapılıyor.Parlak ve sert olan grappa önceleri saf alkole benzetilirdi.Ama şarap imalatçıları,değişik bölgelere ve bağlara ait özel üzüm çeşitleriyle yapılan grappaları şişelemeye başladılar.Kimisi gerçekten lezzetli olan bu yeni moda grappalar,özel olarak tasarlanmış şişelerde piyasaya sürülmeye başladı.
Çoğu grappa eskitilmez, yalnız birkaçı iki ve dört sene arası bir süre ahşap fıçılarda olgunlaşmaya bırakılır.Ağacın cinsi,kokuyu ve rengi etkiler.Örnek vericek olursam; kiraz ağacı tatlı,meşe ağacı ise buruk bir tat verir.En iyi grappalar Venedik ve Friuli'de yapılır.
Nardini,Alexunder ve Poli iyi bilinen markalardır.Son zamanlarda hazmettirici içki olarak bir hayli popüler hale gelmiştir.
İçimi sert bir içkidir,genelde soğuk veya oda sıcaklığında içilir,herkes beğenmeye bilir ama daha önce tadıp beğyenmeyenler için tavsiyem;
İtalyanların ''coretto'' dediği gibi espressonun içine ilave ederek keyifli bir şekilde içebilirsiniz...
Herkese merhaba;hemen hemen her alkol muhabbetinde sorulan herkesin ama doğru ama yanlış bilgilere sahip olduğu hakkında belkide dünya üzerinde en fazla efsane üretilmiş ve hala üretilmeye devam eden absent hakkında nokta koyamasamda bir virgül atarak sizi aydınlatmaya çalışacağım :)
Bu yeşil peri hakkındaki efsanelere geçmeden önce başlangıç noktasına hep beraber bir bakalım;
Absentin ortaya çıkışı için çeşitli teoriler vardır. Bunlardan birine göre, ilk kez 1792 yılında Fransız doktor Pierre Ordinaire tarafından ticari amaçlı üretildi. Bazılarına göre ise ilk olarak İsviçre’de ortaya çıktı. Neuchatel'de Mère Henriod tarafından 1740'da yapıldığı söylenir. Rivayete göre İsviçre'nin bazı kantonlarında yerel olarak bu içki tüketilirken yukarıda bahsi geçen doktor Pierre Ordinaire'in dikkatini çekti ve tıbbi etkisi için kullanılmaya başlandı. Gerçekten de doktor Pierre Ordinaire, İsviçre'ye böyle bir yolculuk yapmıştır. Bir rivayete göre Ordinaire’in reçetesi Couvet'li Henriod kızkardeşlere geçti ve onlar da üretip sağlığa yararlı bir iksir olarak satmaya başladılar, bazılarına göre ise Henriodlar iksiri Ordinaire'in gelmesinden önce üretmeye başlamışlardı. Her durumda, Major Dubied adlı bir girişimci formülü 1797 yılında kızkardeşlerden satın aldı ve oğlu Marcellin ile damadı Henry-Louis Pernod ilk absent damıtımevini Dubied Père et Fils adıyla Couve'de açtılar. 1805'de Fransa'da Pontarlier'de yeni şirketleri Maison Pernod Fils adı altında ikinci işletmelerini açtılar. Pernod Fils, Fransa'da absentin yasaklandığı 1914'e kadar en popüler marka olarak kaldı.
Başlangıçta da söylediğim gibi çıkış noktasında bile efsaneler söz konusu :)
Absent üretimi üç temel aşamada gerçekleşmektedir. Pelin, yeşil anason ve diğer bitkiler daha önceden damıtılmış alkolle karıştırıldıktan sonra üreticinin tercihine göre bir ya da daha fazla damıtılır.Bu içkide standart bir yapım aşaması olmadığı için üreticilere göre farklılıklar gösterebilir,bunlara fazla takılmayın :)
Ama kim yaparsa yapsın ilk aşamada alkol derecesi %72 olan beyaz bir sıvı elde edilir.Aklınızdan geçiyordur şimdi ''bu yeşil değilmiydi ya??'' evet yeşil hatta ''yeşil peri'' olarakta biliniyor.Gelelim yeşilini nerden aldığına çördükotu,melissa,pelin otu gibi bitkiler ile ısıtılıp demlenmesi ile bitkilerdeki krolofil içkiye geleneksel yeşil rengini kazandırır.
Absent 1840'larda Cezayir savaşları sırasında Fransız ordusunda özellikle dizanteri ve bağırsak kurtlarına karşı tıbbi amaçlı olarak yaygın şekilde kullanıldı. Savaş sonrası eve dönen askerler alışıp sevdikleri bu tadı da beraberlerinde taşıdılar ve absentbistrolarda(küçük Fransız barları) hızla yaygınlaştı. 1850'lerden itibaren, absentin altın çağı olarak bilinen III. Napolyon döneminde, Fransa'da absent modası neredeyse bir çılgınlığa dönüştü, binlerce farklı çeşidi ortaya çıktı, zengin kentsoylulardan yoksul sanatçı ya da işçilere kadar tüm sınıfları fethetti ve içki tüketiminde lider hale geldi. 1880lerde büyük ölçekli fabrika üretimi absent fiyatlarının çok düşmesini sağladı. 1910'da Fransızlar yılda 5 milyon litre şaraba karşılık 36 milyon litre absent tüketmekteydi. Bu dönemde Fransa'nın dışında özellikle Orta Avrupa ve bir ölçüde yeni kıta Amerika'da da absent modası yayılmıştır.
Buraya kadar herşey yolunda gözüküyor :) içkinin üretilmesi askerlere ilaç olarak verilmesi insanlar tarafından çok kabul görmesi hemen hemen tüm içkiler için söz konusu olan bir olaydır.Asıl bundan sonrası çok önemli dikkatlice okumaya devam edin EFSANELER BAŞLIYOR...
Efsanelerin en önemli sebebini açıklıyorumm DİKKAT :)
Absentin yaygınlaşmasına engel olmak amacı ile, hem bazı dindar örgütler hem de şarap üreticileri birlikleri tarafından, çeşitli absent karşıtı kampanyalar geliştirildi. 20.yüzyıl başlarında absent ile vahşi suçları ve sosyal yozlaşmaları ilişkilendiren popüler inanışlar artık iyice yerleşmişti. Bu döneme ait bir yazıya göre, absent "insanı delirtir ve katil yapar, epilepsi ve verem getirir, ve binlerce Fransızın ölümünden sorumludur. Erkekleri bir hayvana dönüştürür, kadınları telef eder, çocukları yozlaştırır ve aileyi yıkıp ülkenin geleceğini tehlikeye sokar."
1906'da Belçika ve Brezilya, 1909'da Hollanda, 1910'da İsviçre, 1912'de ABD ve nihayet 1914'de Fransa absent üretimi ve satışını yasakladı. Pernod markası absentin yasaklanmadığı İspanya'da bir fabrika açarak yaşamaya devam ettiyse de çoğu marka bir daha geri dönmemek üzere kayboldu. Öte yandan, küçük üreticilerin pek çoğu özellikle İsviçre'de yeraltına geçerek üretimi sürdürdü.
Yasaklar başlamıştı zavallı absent uzun yıllar insanlardan uzak kaldı ama absentti absent yapanda bu yasaklar değil mi zaten :)
1990'larda bir ithalatçı, absentin tarihsel olarak popülerleşmediği ve hiç yasaklanmadığı Britanya'da absent satışını engelleyen bir düzenleme olmadığını farkettikten sonra Çek Cumhuriyeti'nden absent getirmeye başladı. 1990'larda absent modası bir canlanma yaşadı. Fransa'da 1914 yasağından sonra ilk üretilen absent La Fée Absinthe oldu (2000).
19.yy. sonlarında alkolizm üzerine çalışmalarıyla tanınan psikiyatrist Valentin Magnan, pelinotu yağını hayvanlar üzerinde deneyledi ve bu hayvanların, alkolün etkisinden bağımsız olarak, nöbet geçirdiğini keşfetti. Buna bağlı olarak, az miktarda pelinotu yağı içermesine rağmen, absentin genel alkollü içkilerden daha zararlı olduğu kanısı ortaya çıktı. Daha sonra ise absentin zararının kaynağı, içeriğinde bulunan "thujone" maddesine indirgendi. Magnan, bununla da kalmayıp 250 alkolik üzerinde çalıştı ve absent içenlerin nöbet geçirdiği ve halüsinasyon gördüğünü bildirdi. Modern dayanakların ışığında, deneydeki diğer etkenler ve bağlı olabilecek hastalıkların yeterince göz önünde bulundurulmaması ve Magnan'ın, alkolün ve absentin Fransız ırkını "dejenere" ettiği yönündeki taraflı düşüncesi nedenleriyle, Magnan'ın çıkardığı bu sonuçlar şüphelidir.
Pelin bitkisinde yüksek oranda bulunantujonmaddesi aslen tıbbi amaçlı kullanılır ve ada çayı, ardıç, meyan, nane gibi bitkilerde de bulunur. İyileştirici özellikteki bu maddenin aşırı yüksek dozlarının tehlikeli yan etkileri bildirilmiştir.
Meşhur ilk efaneye geçelim; olay şöyle gelişiyor :) 20. yüzyılın başlarında Lozan'da yaşayan alkolik masum köylü :) Absent'in dozunu kaçırarak tüm ailesini kurşuna dizerek öldürür.Tabikide şarap üreticilerinin ve dindarların ekmeğine yağ süren bu olay Absent'in yasaklanmasının sebebidir.Fakat olayın gerçek yüzüde şöyle; bizim masum alkolik köylü ''Jean Lanfray'' günde ortalama 5 litre şarap içip cila olarak bir iki kadeh Absent içermiş yinede kabak bizim Absent'in başında patlamış :)
Absent'in sabıka dosyasındaki en önemli ikinci olaydaki kahramanımızda hala ününü kaybetmemiş olan Fransız olan ''Van Gogh'' adlı bir ressamdır.Ressamımız Absent tüketmeyi seven bir kişiymiş,günlerden bir gün resim yapıp Absent'ini içerken zihni bulandığı ve halüsinasyon gördüğü için kendi kulağını kesmiş,bu olayla Absent tabiri caizse içki dünyasından aforoz edilmiştir.
Aforoz edilen bu yaramaz çocuk küllerinden doğarak ve hakkındaki bu kadar efsaneye karşılık bana göre büyük bir pazarlama stratejisi ile günümüzün yine popüler bir içkisi haline getirilmiştir.Popülerliğinin bence kendine has bir kaşıkla hazırlanarak ve yakılarak servis edilmesi insanlar için daha cazip bir hale geliyor.
Gelelim Absent içme adabına ve Absent kokteylerine :)
Absent'in kendine has delikli bir kaşığı vardır.Bu kaşık neye yarar onu anlatayım.Bardağa Absent kaşığı yerleştirilir ve üzerine 1 adet kesme şeker konulur ve şekerin üzerine gelicek şekilde Absent bardağa konur ve kaşığın üstündeki şeker yakılır yanan şeker Absent etkisi ile eriyerek içkinin içine akar yanma bittiğinde kalan şeker içkiye ilave edilir yaklaşık bir parmak soğuk su ilave edilerek karıştırıldıktan sonra keyifle Absent içilir.Burda dikkat edilmesi gereken iki önemli konu var,malum yüksek alkollü bir içki ve ateşle yaklaştığınız için şekeri yakarken oldukça dikkatli olun ateşi içkiye çok yaklaştırırsanız parlama yapabilir.İkinci konuda ateş sönmeden içmeye başlamayın yoksa ağzınızda parlama yapar ve yanarsınız benden söylemesi :) Bu arada absent kaşığı genelde içki ile satılıyor tedarik edebilirsiniz ama Absentiniz var ama kaşığınız yok nasıl yani içemiyecekmiyiz yani diye düşünenlere küçük bir tüyo vereyim bardağa uygun büyüklükte bir çatal kullanabilirsiniz :)
Daha önce görmemiş olanlar için;
Absinth Dream;
5cl Cin
1cl Ameretto
2 cl Ananas suyu
1 cl Limon suyu
Birkaç damla Absent
Tüm malzemler shakerda karıştırılarak servis edilir.Garrniş olarak bir dilim lime kullanabilirsiniz renk uyumu açısından
Absinth Hammer;
4cl Votka
1cl Absent
3cl Taze Portakal suyu
2cl Greyfrut suyu
Tüm malzemeler shakerda karıştırılarak servis edilir.Bu kokteyl bayanlar tarafında daha fazla tercih ediliyor genelde garniş olarak taze nane yaprağı kullanılabilir.
Abyssinth;
3cl Limon Votka
3cl Rom
1cl Bols Blue Curaçao
1cl Absent
Limon suyu
Malzemeleri sırasıyla servis edeceğiniz bardağa koyarak buz ile karıştırıp servis edebilirsiniz.Garniş olarakta twist şeklinde portakal kabuğu kullanabilirsiniz.
Absent Mojito
4cl Rum
1cl Limon suyu
1 kaşık Esmer şeker veya ½ Şeker şurubu
1 adet Kesme şeker
Soda veya Sprite
Absent
Nane
Highball bardağına 8-10 adet nane ve esmer şeker konulur ve tokmak ile ezilir.Üzerine rom ilave edilir.Daha sonra bardak kırık buzla doldurularak isteğe göre soda veya sprite ilave edilir,bardağın üstüne kesme şeker konur üzerine yarım cl kadar Absent dökülüp yakılır.
Maja Absent Momo
4cl Votka
1cl Limon suyu
1 kaşık Esmer şeker veya ½ Şeker şurubu
1 adet Kesme şeker
Tonik
Absent
Nane
Highball bardağına 8-10 adet nane ve esmer şeker konulur ve tokmak ile ezilir.Üzerine votka ilave edilir.Daha sonra bardak kırık buzla doldurularak isteğe göre soda veya sprite ilave edilir,bardağın üstüne kesme şeker konur üzerine yarım cl kadar Absent dökülüp yakılır.
Coca-Cola’nın ‘sürdürülebilirlik’ alanında gerçekleştirdiği projelerinin uluslararası örneklerinden biri olan Emeco 111 Navy Chair’in Türkiye lansmanı, dünyaca ünlü tasarımcı ve projenin yaratıcısı Bruce Mau’nun onur konuğu olduğu bir davet ile 17 Ocak 2012 Salı günü Maja Davet 'in ikramları ile Ortaköy Mozaik Showroom’da gerçekleştirildi.
Proje kapsamında aynı zamanda 111 Navy Chair’in Türkiye’ye uzanan yolculuğunun anlatıldığı ‘Çek Bir Sandalye’ adlı instagram sergisinin açılışının da yapıldığı geceye tasarım, moda, sanat, reklam ve cemiyet hayatından birçok tanıdık isim katıldı.
Bu özel gecede Maja Barından birbirinden enfes kokteyller misafirler ile buluştu :)
Gecenin kokteylli Long Island Ice Tea oldu...
Long Island Ice Tea içinde barın beş beyazı bulunuyor.Yani :) Rom,Tekila,Cin,Votka,Triple Sec,Limon suyu ve tabikide vazgeçilmez olanı buz gibi bir Coca Cola...
İçinde barındırdığı bu kadar yüksek alkole rağmen Long Island Ice Tea nin bilinenin aksine hafif olması makbuldür.İçimi kolay ve güzel bir kokteyldir.
Bu Pazar herzamankinden farklı olarak içki ve kokteyl sanatı dışında bir konu seçtim sizler için :)
Bugünkü konumuz ''BARDAK'' acaba bardak olmasaydı kokteyllerimizi neye koyardık ya da neden bazı içkilerin özel bardağı var hiç düşündünüz mü???
Öncelikle konumuza başlamadan bardağın doğuşu hakkında kısa bir şehir efsanesiyle başlayalım;
''Bazı kaynaklara göre,bu keşfin onuru eski Fenikelilere verilmektedir. Sözde bir geminin mürettebatı, Suriye'deki bir nehrin ağzında karaya çıkmış. Yemek pişirmek için hazırlık yaptıklarında,kaplarını desteklemek, üzerine oturtmak için taş bulamamışlar. Geminin ambarındaki-bir cins sodyum bileşimi olan-güherç ile kalıplarından yararlanmayı düşünmüşler.
Ateş güherçileyi eritmiş,çevredeki kumla karışan eriyik sodyum bileşiği, sıvı cam halinde akmağa başlamış.
Bu söylenti ne ölçüde doğrudur, gerçeğe uyarlığı nedir kesinlikle bilemeyiz. Fakat Suriye'nin cam yapımının eski kaynaklarından biri, belki de birincisi olduğu gerçektir. Ticaret konusunda ünü dünyayı tutmuş Fenikeliler, Akdeniz çevresindeki bütün ülkelere camdan yapılmış şeyler satarlardı. ''
Fenikelilere ilham verdikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum bir gurmand olarak :)
Bu ilhamla yola çıkmış birçok tasrımcı günümüze kadar birçok bardak tasarlayıp insanoğluna sunmuş kabul gören ve görmeyenler olmuştur.Sizlere hangi içki hangi bardakta ve neden o bardakta içilmesi gerektiğini biraz daha detaylı olarak anlatmaya çalışacağım.
ŞARAPLAR
Renk ve berraklığını rahatça gözükebilmesi için ve özellikle tadım yapacaksanız kadehinizin desensiz ve düz olması ilk tercih sebebidir.Genel olarak tüm şarap kadehleri hafif konik biçimde olmalıdır.Tabi bir de şarap üzümünün çeşidine göre de kadehler farklılık gösterir.
Beyaz şarap kadehleri kırmızıya nispeten daha küçük kadehlerde içilir çabuk ısnmaması için, aşağıdaki resimde farkedeceğiniz üzere üzüm çeşitlerinin kadehlerde nasıl farklı şekiller getirdiğini göreceksiniz.
Kırmızı şaraplar ise aroma buklelerini toplamak için daha büyük kadehlerde servis edilir.Bunun bir sebebi de havalandırılmamış şarapların havalandırmasını hızlandırarak şarabı daha iyi içilmesini sağlamaktır.
Şampanva ve köpüklü şarap kadehleri uzun ve dar ağızlı olurlar bunun sebebi ise gazın havayla temasını azaltarak gaz yoğunluğunun çabuk kaybolmasını geciktirecektir.Likör ve portlar ise daha küçük bardaklarda içilir sebebi ise hem yemek sonrası içildikleri için hemde diğer içkilere nazaran daha fazla şeker barındırdıkları için.
Gelelim dünyanın en saygın içkisi olan Viskiye :)
Viski bildiğiniz gibi dünyanın neresine giderseniz gidin konik bardak ile servis edilir sebebide rahatça içine buz atılabilmesidir.Tabi bu bazı yerlerde farklılık gösterir nasıl derseniz; özel maltlar bazı yerlerde konyak bardağında veya vintage port bardağında maltta gösterilen saygıdan ve tabikide buzsuz servis edildiğinden bu bardaklar ile servis edilir.
Konyak bardağı balon biçimindedir sebebi ise avuç içinde tutulup ısıtılarak konyaktaki tüm kokuları ortaya çıkararak yavaş yavaş tüketilmesindendir.
Başlıca içkilerin kadehleri aşağı yukarı bu şekillerde bu listeyi oldukça uzatmak mümkün sizleri fazla sıkmamak için burada kesiyorum :)
Aslında bunlar öngörülen kadehler,kişisel zevkler devreye girdiğinde ne içtiğinizin yada hangi kadehte içtiğinizin pek fazlada önemi yok bence...
Malum kış kendini iyiden iyiye hissetirmeye başladı,İstanbul'da yoğun bir yağmur yağışı da devam ediyor :) Bu yağışlı pazarı evde geçirecekler için sıcacık kokteyllerden bahsederek dışarıyı ayaklarınıza getiriyorum.Pazar keyfini yağmura inat yaşamak için buyrun kokteyl tariflerine;
Hot Chocolate;
3 cl Kahlua
Sıcak çikolata
Yapılışı: Sıcak çikolata hazırda kullanabilirsiniz yok ben taze taze kendim yaparım dersenizde yaklaşık 250 gr bitter çıkolatayı benmari usulü (Bir tencerenin içine su doldurarak ocağa alıyoruz ve üzerine de içine küçük parçalar haline getirdiğimiz çikolatayı koyduğumuz ısıya dayanıklı kabı koyuyoruz. Ve su kaynadıkça da çikolatamız yavaşça erimeye başlıyor. Burada küçük bir bilgi daha vereyim, çikolata 93.7 derecede kaynamaya başlar. Eğer mutfak dereceniz varsa eriyen çikolatanız 93.7 dereceye geldiğinde çok fazla kaynamadan ocaktan alabilirsiniz. Eriyen çikolatayı çok fazla ocakta tutmayın ve donmadan hemen kullanın.)eritiyoruz.Eriyen çikolatanın içine ılık yaklaşık 2 su bardağı süt ilave ediyoruz kıvamı koyu gelirse süt ilave ederek istenilen kıvama getirebilir.Evinizde var ise cam bir kupa bu kahve için ideal olacaktır,kupamıza Kahlua'yı koyarak devam ediyoruz hazırladığımız sıcak çikolatayıda üzerine ilave ediyoruz.Bardağımızda bir birbuçuk parmak kadar boşluk bırakıyoruz arzuya göre süt köpüğü veya dövülmüş krema ilave ediyoruz...Küçük bir tavsiye,kaşık yerine tarçın çubuğu koyarsanız çikolatanıza hem görsel olarak bir renk hemde kaşık gibi kullandıkça Tarçının vazgeçilmez kokusunu kahveye yansıtmış olursunuz
Şimdiden Afiyet Olsun :)
Hot Milk;
3 cl Rom
3 cl Brandy
1 çay kaşığı Pudra Şekeri
Sıcak süt
Yapılışı:Tüm malzemeleri kahve fincanına dökerek iyice karıştırın.Üzerine hindistancevizi serpin.
Afiyet Olsun :)
Hot Toddy;
3cl Bourbon viski(Amerikan viskisi) yoksa elinizdeki viskide olabilir.
12 cl Kaynamış su
1 çay kaşığı Şeker
3 ad Karanfil
1-2 ad Çubuk tarçın yoksa toz tarçında kullanılabilir.
1 dilim Limon
Yapılışı: Şeker,tarçın ve limon dilimini kahve fincanına koyun.3 cl kaynamış su ekleyin ve karıştırın.Bekletme olanağınız varsa yaklaşık bir saat kadar bekletin bekledikçe lezzet daha da artacaktır.Viski ve geri kalan kaynamış suyu ekleyin,iyice karıştırın bununda üzerine hindistancevizi serpebilirsiniz.
Afiyet olsun :)
Hot Brandy Flip;
4.5 cl Brandy
1 yemek kaşığı Şeker
1 çırpılmış Yumurta
Sıcak Süt
Yapılışı; Yumurta,şeker ve brandyi çırpın.Kahve bardağına dökerek sıcak süt ile tamamlayın.Süt yerine var ise hindistancevizi sütü kullanırsanız daha lezzetli olur,fakat tamamını hindistancevizi sütü kullanırsanız ağır olur bunun için kullanıcağınız hindistan cevizi sütünün 3/1 i kadar süt ilave ederek ağırlığını hafifletebilirsiniz.
Afiyet Olsun :)
Bu son kokteyllimiz Pazar Keyfini daha hareketli geçirmek isteyenler için :)
Hot Shots;
1.5 cl Votka
1.5 cl Peppermint Schnapps veya Nane likörü
Tabasco Sos veya Acı sos
Yapılışı:Shot bardağına tüm malzemeleri dökün.Üzerine bir kaç damla Tabasco sos ekleyin.
Afiyet Olsun :)
Umarım bu sıcak kokteylleri deneyerek hoşça keyifli bir pazar geçirirsiniz...
Şimdiden Enerji dolu ve başarılı bir hafta geçirmeniz dileği ile,
Şarapseverlerin belki bildiği tanıdğı yada şuan tanıyacağı birinden ve kitabından bahsetmek istiyorum :)
Başlıktan da anlaşılacağı üzere tanıtacağım kişi gerçekten bir Şarap Ajanı bir dostum,kendisi uzun yıllardır bu sektörde ve yurtdışında büyük deneyimleri olan Göksenin Demirbaş halen ünlü bir japon restoranında Süpervisor ve Asistan Sommalier olarak görevine devam ediyor.
Bu yoğunluğunun arasında üşenmeyip siz şarap severlere kaynak niteliği taşıyan gerçekten de takdire şayan olan ''478 Şaraplık Üzüm'' adlı kitabı hayata geçirmiş bulunmakta, şaraba dair ne varsa ilgisi olanların yada olamayanların muhakkak evde göz önünde bulundurması gereken bir kitap :)
Yılbaşı temposu sebebi ile kısa süreli bir ayrılık yaşadık yoğun bir tempo dolayısı ile :)
Tabiki bu zamanda boş durmadık Maja Davet olarak çok güzel gecelere imza attık.
Jack dostları, yılbaşını “New Year’ s Cheer, The Tennessee Way” partisi ile 21 Aralık Çarşamba gecesi kutladı!
Jack dostları, 21 Aralık Çarşamba gecesi, 130’ dan fazla ülkede sembol isim haline gelen viski markası Jack Daniel’s ve eğlencenin fenomeni Şeyla Ovadiya işbirliğiyle Billionaire İstanbul’ da gerçekleşen Tennessee kökenli Jack Daniel’ s’ ın kovboy esintileriyle evinin havasını kattığı “New Year’ s Cheer, The Tennessee Way” partisi ile yeni yılın gelişini kutladı!
DJ Indhi ile geceye başlayan konuklar, DJ Can Hatipoğlu’ na eşlik eden keman, gitar ve saksafon performanslarıyla Jack Daniel’s’ın doğduğu toprakların eğlencesini deneyimlediler. Konuklar daha sonrasında DJ Ayhan Korkmaz’ ın setleriyle unutulmaz bir geceyi tamamladılar.
Gerçekten Jack Daniel's farkını br kez daha gösterdğ bu parti ile geceye katılan herkes çok ama çok eğlendiler.Buyrun bu güzel gecenin birkaç karesi :)
Bu kadar Jack Daniel's muhabbetinden sonra biraz da yakından tanımaya ne dersiniz???
JACK DANIEL'İN HİKAYESİ Jack Daniel ve ürettiği viski hakkında yıllar boyunca pek çok şey söylenmiştir.Bütün bu söylenenlerin kökeni ve rakamlar hakında doğru fikir edinebilmenize yardımcı olabilmek amacıyla,zevkle okuyacağınız kısa bir geçmiş bilgisi ekledim.Bay Jack'in doğumundan köşeli şişe'nin doğuşuna kadar bir sürü şey öğreneceksiniz.Bay Jack'in giyim tarzının yanı sıra ,aldığı ilk Altın madalya,kasasını tekmeledeği o gün ve etiket öyküsü.
JACK'İ TANIYALIM
12 kardeşi olan Jack Daniel 1850 yılında dünyaya geldi.7 yaşında Dan Call ailesinin yanında çalışmaya başlamadan önce bir aile dostları tarafından yetiştirildi.
Lutherci bir vaiz olan Call'un Louse River'da bir viski imalathanesi de vardı.Sonraki birkaç yıl içerisinde Jack, Call'dan viski üretimi hakkındaki her şeyi öğrendi.Daha sonra, 1863 yılının Eylül ayında, alkollü içki satmak yerine insan ruhunu yüceltme arzusunun artan baskısına dayanamayan Call, viski imalathanesini o sırada 13 yaşında olan Jack'a sattı. Jack Daniel da tıpkı Dan Call gibi taze viskinin akağaç kömürüyle damıtılarak yumuşatılmasının gerektiğine inanıyordu.
Aslında bu işlem sıkça kullanılmakta olmasına rağmen, zaman ve maliyet açısından getirdiği yük nedeniyle cimri viski üreticileri tarafından giderek daha az kullanılmaya başladı.Ancak Bay Jack, vazgeçilmez olduğuna inandığı kömürde yumuşatma işlemini geliştirerek 1866 yılında kusursuz hale getirdi.Bugünde, Jack Daniel's viskisine yumuşak özelliğini ve benzersiz tadını kömürde yumuşatma işlemi vermektedir.Hükümetin vergi koyacağını tahmin eden Bay Jack, 1866 yılında damıtımevini yasal olarak tescil ettirdi.Kendisi bu işlemi yaptıran ilk üreticiydi.Böylece damıtımevi de ülkenin en eski kayıtlı damıtımevi sıfatını kazandı.
Boyu sadece 158 cm. olsa da, viski üreticisi olarak Bay Jack'in önemi giderek artıyordu.21. yaş gününü kutlamak şehre alışverişe gittiğinde, dizlerine kadar inen resmi bir frak ve geniş kenarlı bir çiftçi şapkasıyla döndü ve bu kıyafeti, ömrünün sonuna kadar giyeceği günlük üniforması haline geldi.Bu giysiler Jack hakkındaki şu görüşü destekler; ''Bir kere herhangi bir şeyi kendi istediği biçimde belirleyince, onu bir daha hiç değiştirmezdi.'' Kısacası, Jack ürettiği viskiyi kişiliğiyle belirleyen biriydi.
1904 yılında Jack, Old No. 7 Tennessee Viskisiyle St.Louis, Missouri'de yapılan Dünya Fuarı'na katıldı.Dünyanın her tarafından katılan 20 viski arasından sadece onun viskisi Altın Madalya ile ödüllendirildi ve dünyanın en iyi viskisi olarak onurlandırıldı.
1905 yılında, Bay Jack bir sabah erkenden işe geldi ve ofisindeki kasayı açmaya çalıştı.Kasanın şifresini hatırlayamadıve kızgınlıkla kasayı tekmelemeye başladı.Sert bir darbeyle kırılan ayak parmağı enfeksiyon kaptı ve bu enfeksiyon sonucu 1911 yılında kan zehirlenmesinden öldü.
Evlenmeyen ve hiç çocuğu olmayan Jack Daniel, damıtımevini yeğeni Lem Motlow'a bıraktı.Motlow, damıtımevinin içki yasağı yıllarında da ayakta kalmasını sağladı.
Bay Jack kaç yıl yaşadı?
Kentte çıkan bir yangın hükümet binasındaki kayıtlara zarar verdiğinden ve Bay Jack ile annesinin mezar taşlarında yazan tarihler birbiriyle çelişkili olduğundan Bay Jack'in doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.Kesin olarak bilinen tek şey Eylül ayında doğmuş olduğudur.Ancak, Bay Jack gibi bir Amerikan idolünün yaşamını kutlamak için, onun sadece bir gün bile yaşamış olması yeterlidir :)