Sayfalar

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Şarabın Üretim Aşamaları

1.Hasat (Bağbozumu) Üzümlerin olgunlaştıktan sonra toplanması işlemidir. Şarabın
kalitesi ve cinsi kullanılan üzümün doğru zamanda hasat edilmesi
ile ilgilidir. Üzümler istenen olgunluğa eriştiğinde hasat
edilmelidir. Çünkü üzüm olgunlaştıkça şeker miktarı artar. Şarabın
içindeki alkol de üzümün şekerinden oluştuğuna göre 11 derecelik
alkol elde edebilmek için üzümdeki şekerin belli bir seviyeye
gelmesi gerekmektedir. Bu nedenle hasat zamanını doğru tespit
etmek ve üzümün olgunlaşma dönemini kesin ölçümlerle
gözlemlemek gerekir. Hasat elle yapılmalıdır. Bozulmuş, ekşi ve
küflenmiş üzümler ayrılmalı, üzümlerin toprakla teması ve
yapraklarla karışması engellenmelidir.
2. İşletmeye Nakil Önemli olan üzümün fabrikaya getirilirken oksijenle bozulmaması, ezilmemesi ve
kirlenmemesidir. Bu nedenle hasat edilen üzümler kasalara konarak, mümkün olan en kısa
süre içinde ve en az hasar görecek şekilde işletmelere nakledilmelidir.
3. Sap Ayırma Üzümün veya o üzümün işleneceği şarabın niteliğine göre sap ayırma işleminin
yapılıp yapılmamasına karar verilebilir. Kırmızı şarapların burukluğunu veren tanin
maddesinin sapta çok yoğun olarak bulunması nedeniyle, genellikle siyah üzümler
saplarından ayrılmadan ezmeye alınır. Beyaz üzümler ise (Primeur şaraba işlenecekler hariç)
saplarından ayrılır; çünkü şaraba aynı zamanda acılık veren maddeler de sapta
bulunmaktadır.
4. Ezme Ezmede amaç, presleme (Sıkma) işlemi sırasında daha iyi şıra elde edebilmek için
üzüm kabuğunun çatlatılabilmesidir. Üzüm çekirdekleri kırılmayacak şekilde tanklarda
ezilir.
5. Maserasyon (Ezilmiş Üzüm Tanelerinin Bekletilmesi) Ezilmiş üzüm tanelerinin, şıra ile birlikte, belirli sürelerde bekletilmesi işlemine denir.
Kırmızı ve roze şarap yapımında kabuk hücrelerinde bulunan renk ve tanin maddelerinin
şıraya geçmesi için uygulanan yöntemdir. Beyaz üzümler ise ezmeden sonra hemen pres
tanklarına alınır.
6. Pres (Sıkma)
Üzümün suyunun (Şırasının) elde edilebilmesi için pres makinalarında üzümün
sıkılması işlemidir. Sıkma işlemi çok hızlı olursa iyi şıra elde edilemeyeceğinden, işlem
mümkün olduğunca yavaş gerçekleşir.İlk alınan şıraya “Birinci şıra”, daha sonra alınan
şıraya ise “Pres şırası” denir. Pres şırasına çekirdek ve kabuktan daha çok madde geçtiği için
pres şırası daha buruk ve acıdır, bu nedenle ancak sofra şaraplarının üretiminde kullanılır.
7. Filtrasyon Elde edilen şırada bulunan sap, kabuk, toz, bakteri ve yabani maya gibi istenmeyen
maddelerin şıradan filtrasyon yardımı ile ayırılarak, temizleme işlemidir. Şarap üretimi
sırasında şıra ve daha sonra şarap birçok filtrasyon aşamasından geçer. Her aşamada başka
bir filtrasyon ya da separasyon cihazı kullanıldır.
8. Fermentasyon (Mayalanma) Şıranın şaraba dönüşmesi işlemidir. Üzümün içinde doğal olarak bulunan şeker, şarap
mayaları tarafından alkol (Etil alkol) ve karbondioksit gazına dönüştürülür ve böylece üzüm
şırası şaraba dönüşmüş olur. Şarap mayaları şekeri besin maddesi olarak kullanır ve ortamda
şeker kalmadığı zaman mayaların aktiviteleri durur, dolayısıyla alkol üretimi ve
fermentasyon da bitmiş olur. Sek (İçinde şeker bulunmayan) şaraplar işte bu şekilde oluşur.
Fermentasyon bir süre devam ettikten sonra dışarıdan müdahale edilerek mayaların
yaşamaları dolayısıyla ortamda hâlâ şeker bulunduğu halde alkol üretimi engellenebilir.
Bunun için sıcaklığın birden düşürülmesi yeterlidir. Dömisek (Yarı şeker) şarapların üretimi
de işte bu şekilde yapılabilir. Alkol oluşumu tamamlandıktan sonra şarap filtre edilir ve
dinlendirmeye alınır.
9. Dinlendirme Dinlendirme süresi üretilmek istenen şarap türüne göre değişiklik gösterir. Bir şarabın
yıllandırmaya müsait olup olmadığı bu süre içinde anlaşılabilir. Bir şarabın genç olarak mı
(Eskitilmeye elverişli olmayan, çabuk tüketilmesi gereken) yoksa yıllanmış olarak mı
tüketilmesi gerektiğine karar verebilmek için fermentasyon sırasında oluşan aroma, renk ve
tat maddelerinin gelişimi sürekli izlenmelidir.
10. Kupaj (Harmanlama)
Her yılın şarabının farklı olmasının nedeni, her sene üretilen üzümün farklı olmasıdır.
Çünkü her senenin iklim koşulları birbirinden farklıdır. Ancak, farklı üzümlerden üretilen
şarapların, değişen oranlarda harmanlanmasıyla, her sene hemen hemen aynı kalitede ve tatta
şaraplar üretilebilir.
11. İnceltme, Durultma Elde edilen şarapların, şişelenmeye hazırlanması işlemlerinin ilk aşamasıdır.
Fermentasyonu biten şaraplar görüntü olarak bulanıktır ve oldukça keskin ve kaba bir tada
sahiptir. Durultma, şaraplara görüntü ve tat açısından olumsuz etkileri olan organik
maddelerin, çöktürülerek şarap bünyesinden ayrıştırılması işlemidir. Böylece şaraplar hem
tat hem de görüntü açısından şişelenmeye uygun hale gelir.
12. Soğutma, Kristallenme, Filtrasyon
Kolaj ile şarapta bulanıklık yapan ya da ileride yapabilecek tüm maddelerin
uzaklaştırılması mümkün değildir. Şarap şişelendikten sonra eğer uygun sıcaklıkta
saklanmazsa, şişe içinde şarap taşı (potasyum tartarat) oluşabilir. İleride olabilecek bu
tortuyu önleyebilmek için kolaj işleminden sonra -5 C’ye soğutularak bir süre bekletilir.
Soğuk ortamda, ileride şarabın uygun koşullarda saklanmaması sebebi ile çökelti
yapabilecek tüm maddeler çöker ve filtrasyon ile bu çökeltiler şaraptan uzaklaştırılır.
13. Dinlendirme
Şişeleme işlemine kadar şarap dinlendirilerek en son filtrasyonları ve kontrolleri
yapılır. Şişeleme öncesi filtrasyon ile şarapta kalabilecek maya ve bakteriler de şaraptan
uzaklaştırılır.
14. Şişeleme Şarap üretiminin son aşamasıdır. Şişelemede en önemli nokta şişe ve mantar
kalitesidir. Şarabın en büyük düşmanı oksijen olduğu için mantarlama işlemi karbondioksit
gazı altında yapılmalıdır. Şişelenen şaraplar, mantarların genişleyerek şişe boynuna iyice
oturabilmesi için bir süre dik olarak bekletildikten sonra, ters ya da yatık bir şekilde
saklamaya alınır.
http://www.majadavet.com/Default.aspx?tabid=173

14 Ağustos 2011 Pazar

Şarap Yapımında Kullanılan Üzüm Çeşitleri ve Üretim

Şarap Elde Edilecek Üzümlerde Aranacak Özellikler
Bir şarabın kalitesini yapıldığı üzüm, toprakların cinsi, yapılış biçimi gibi belirleyen
birçok unsur vardır. Dünyadaki farklı iklimleri, toprakları ve dolayısıyla buralarda yetişen
üzüm çeşitlerini düşününce şarapların da kendi içinde ne kadar çok lezzet skalasına sahip
olabileceğini tahmin edebilirsiniz. Her üzümden şarap yapmak da mümkün olmadığı gibi
bazen de şaraplık üzüm olmamasına rağmen başka türlerle harmanlanarak şaraba dönüşen
üzüm çeşitleri de vardır.
Şarap yapılacak üzümler gerekli olgunluğa erişmiş, temiz,diri, canlı olmalıdır.
Ezilmiş, hırpalanmış, çürümüş üzümlerden şarap yapmaya çalışmak baştan kabullenilmiş bir
yenilgi ile sonuçlanacaktır.

Şarap Yapımında Kullanılan Üzüm Çeşitleri ve Üretim
Bölgeleri
Bütün şaraplık üzümler, botanik adı
asmagiller "vitaceae" olan familyanın vitis vinifera
adlı türünden gelir ve binlerce çeşiti vardır.
Cabarnet Sauvignon
Yeryüzünde bilinen en meşur siyah üzüm
türüdür. Olgunlaşması geç olur ama şarabı
yıllanmaya dayanıklıdır. Özellikle meşe kavlarda
bekletilir ve Merlot ile karıştırılabilir. Zengin renk
ve aromalı, siyah böğürtlen kokuludur.
Chardonnay
Tartışmasız en iyi bilinen beyaz üzüm türüdür. Şarabı kuru (sek) ve açık renk olup ekşi elma
kokusunu andırır, tadı dolgun ve yağlı olabilir.
Chenin Blanc
Çok asitli bir üzüm türü olduğundan, olgunlaşmak için bol güneş ister. Zarı ince, eti
şekerlidir. Hem sek, hem tatlı beyaz türleri olup en çok Loire, Yeni Zelanda ve Güney
Afrika'da yetişir.
Gamay
Burgundy'de üretilen ve ucuz bir tür olan Beaujolais şaraplarının yarıdan fazlası bu
üzümden yapılır. Tarzına göre armut veya ahududu aromalıdır. Genelde genç kırmızı şaraplardır.
Gewürztraminer
Baharatlı ve egzotik bir aroması vardır, sek veya tatlı olabilir. Alkolü yüksek (%13'ün
üzerinde) şarap elde edilir. En çok Almanya ve Alsace'da yetişir.
Grenache
Kendi başına yüksek alkollü ve taze karabiber aromalı bir şarap verir. Taneni düşük
olduğundan, taneni yüksek Cabarnet sauvignon veya Şiraz gibi üzümlerle karıştırılır. Güney
Fransa, İspanya ve Avustralya en çok yetiştiği bölgelerdir.
Merlot
Taneni düşük olduğundan genellikle Cabarnet sauvignon ile birlikte kullanılır. Tek
başına yumuşak ve rahat içimli, erik veya meyve turtası lezzetindedir.
Pinot Noir
Özellikle kırmızı Burgundy şarabı yapımında kullanılır. İklim değişimlerine çok
hassasdır. Çilek veya böğürtlen aromalıdır.
Riesling
Klasik beyaz Alman şaraplarının en bilinen üzümüdür. Hafif içimli ve düşük alkollü
olur. Tatlı şarap da yapılır. Asması çok sert olup soğuğa karşı dayanıklıdır.
Sauvignon Blanc
Bu türden beyaz şaraplar genelde çok kurudur. Vahşi bir tadı ve taze yeşil ot aroması
hemen algılanır. Semillon ile de karıştırılabilir.
Sémillon
Sekden çok tatlıya kadar beyaz şarap yapılabilen bir üzümdür. Diğer beyaz üzümlerle
de karıştırılabilir. Özellikle Bordeaux ve Avustralya'da yetiştirilir.
Syrah (Shiraz)
Koyu renkte, dolgun ve sert kırmızı şaraplar verir. En az üç yıl kavda bekletilirse çok
lezzetli olur. Baharatlı bir aroması vardır. Rhone bölgesinde çok yaygındır, Güney Afrika ve
Avustralya'da da yetişir.
Zinfandel
California'ya özgü bir üzümdür. Hafif beyaz ve rozeden dolgun ve bol tanenli
kırmızıya kadar her tür şarap yapımında kullanılır. Ağaççileği ve böğürtlen aromalıdır. 5
sene kadar meşe kavlarda bekletilenleri çok özeldir.
Ülkemizde üretilen bazı üzümler


Papazkarası
Kırklareli’nde yetişen çok kaliteli bir şaraplık üzümdür. Aynı zamanda iyi bir sofralık
üzümdür. Taneleri iri ve yuvarlak, rengi mavi-siyah, kabuğu kalındır. Şarabının alkol miktarı
% 11–13 ve asit miktarı litrede 5–7 gramdır.
Öküzgözü
Elazığ'da yetişir. Çok iyi kalite şaraplık üzümdür. Tekel'in Elazığ'daki fabrikasında
Boğazkere üzümleriyle karıştırılarak, Buzbağ şarabının üretiminde kullanılır. Taneleri iri ve
yuvarlak, koyu siyah renklidir. Kabukları orta kalınlıkta olup bol şıralıdır. Aynı zamanda iyi
bir sofralık üzümdür. Şarabının rengi güzel kırmızı menekşedir. Tadı dolgun ve aromalıdır.
Alkol miktarı, % 12,5 – 13,5 asit miktarı ise litrede 5 gramdır.
Boğazkere
Elazığ'da yetişir. Taneleri orta büyüklükte yuvarlak ve kalın kabukludur. Tek başına
işlendiğinde elde olunan şarap çok buruk, kaba ve ağır olur. Bu nedenle Öküzgözü üzümü ile
birlikte işlenir.
Kalecik Karası
Ankara'nın Kalecik ilçesinde yetişir. Çok iyi kırmızı şaraplık olan bu üzümün
günümüzde Trakya'da yayılmasına çalışılmaktadır. Taneleri yuvarlak, siyah mavi renkte ve
kalın kabukludur. Şarabı koyu kırmızı renkli, dolgun ve aromalıdır. Alkol miktarı %12 - 14,
asit miktarı ise litrede 4-7 gramdır.
Horoz Karası
Kilis yöresinde yetişir. Taneleri koyu renkli ve tanence zengindir. Şarabı % 13 - 16
alkol ve litrede 6-8 gram asit içerir.

Ada Karası
Marmara'da Avşa adasında yetişir. Taneleri, iri kalın kabuklu ve serttir. Şarabının
alkol miktarı ortalama % 12, asit miktarı ise litrede 6-7 gramdır.
Çal Karası
Denizli'nin Çal kazası çevresinde yetişir. Çok iyi kalite şaraplık üzümdür. Şarabının
alkol miktarı % 12 - 13, asit miktarı ise litrede 57 gramdır.
Dünyada Şarap Üreten Bazı Ülkelerin Şarap Bölgeleri
Fransa
Fransanın sahip olduğu mükemmel toprak ve iklim yapısı sayesinde 100 den fazla
üzüm türü bu topraklarda yetiştirilebilmektedir. Dünyanın en iyi şaraplarının üretimi, bu
işten kazanç da sağlayan manastır ve kiliselerde başlamış ve bu bilgilerini çiftçilere
aktarmalarıyla yaygınlaşmış ve ilerlemiştir. Fransa’nın şaraplarının güzelliği dünya çapında
yayıldıkça, buradaki teknikler ve üzüm türleri de yaygınlaşmış, Fransa bugün yeni dünyada
da şarabın kaynağı olarak düşünülür hale gelmiştir.
Fransa geliştirmiş olduğu Köken Kontrolu Sistemi sayesinde şaraplarının kalitesini
garantiye almayı başarmış ve bu sistemiyle tüm dünyaya da örnek olmuştur.
Fransa’da her biri farklı bir tarz ve üzüm türüne sahip olan çok çeşitli bölgeler vardır.
Dünyada Şarap Üreten Bazı Ülkelerin Şarap Bölgeleri
Fransa
Fransanın sahip olduğu mükemmel toprak ve iklim yapısı sayesinde 100 den fazla
üzüm türü bu topraklarda yetiştirilebilmektedir. Dünyanın en iyi şaraplarının üretimi, bu
işten kazanç da sağlayan manastır ve kiliselerde başlamış ve bu bilgilerini çiftçilere
aktarmalarıyla yaygınlaşmış ve ilerlemiştir. Fransa’nın şaraplarının güzelliği dünya çapında
yayıldıkça, buradaki teknikler ve üzüm türleri de yaygınlaşmış, Fransa bugün yeni dünyada
da şarabın kaynağı olarak düşünülür hale gelmiştir.
Fransa geliştirmiş olduğu Köken Kontrolu Sistemi sayesinde şaraplarının kalitesini
garantiye almayı başarmış ve bu sistemiyle tüm dünyaya da örnek olmuştur.
Fransa’da her biri farklı bir tarz ve üzüm türüne sahip olan çok çeşitli bölgeler vardır.

Şarap bölgeleri koyu renkle işaretlenmiştir.

Almanya
Avrupa şaraplarının çoğu gibi Alman şarapları da geldikleri bölgenin ismini alır;
genellikle köy ismiyle bağ isminin karışımı, Piesporter (Şehir) Glodtropfochen (bağ) gibi…
Birçok Avrupa şarabından farklı olarak, üzüm ismi de Alman şarap isimlerinin bir bölümünü
oluşturur. Şaraplarının isminde bir başka unsur daha bulunur. Pradikat; yani üzümlerin
olgunluk derecesi.Alman şaraplarının klasifikasyonunda kaliteyi belirleyen en önemli etken
şarapta kalan doğal şeker miktarıdır.Bu şeker miktarı ne kadar yüksekse o kadar üst seviyede
bir klasifikasyona tabi olur.
Almanların şaraplarındaki şekerlilik oranını koruma yollarından biri süssreserve (veya
tatlı rezerv) metodudur. Bu metodda, bir üretici şarabını tamamen sek olarak fermante eder
ve düşük alkollü ve yüksek asitli sek bir şarap elde eder. Fermantasyondan önce, üzüm
suyunun küçük bir bölümünü ayırır ve bunu fermante etmez. Daha sonra, bu üzüm suyunu
sek şarabı ile karıştırır. Fermante edilmemiş olan üzüm suyu (süssreserve), kendi doğal
tatlılığını şaraba katar. Almanya’da birçok ünlü üretici bu yömtemi uygulamaz.


Almanya’nın şarap bölgeleri ( koyu rankle işaretlenmiştir)

Amerika Birleşik Devletleri
Birleşik Devletler, Yeni Dünya şarabı üreten önemli ülkeler arasına daha yeni
katılmıştır ve burada şarap tüketimi dünyanın geri kalanına oranla hâla daha düşüktür.
Avrupalı göçmenlerin oluşturduğu bir ülkede geleneksel bir şarap kültürünün bulunmayışı
birkaç nedene bağlanabilir. İlk başarılı şarap üretimi, sıra dışı koşullar ve yerel hastalıklar
yüzünden, ilk denemelerden neredeyse 200 yıl sonra gerçekleşmiştir. 1800’lü yılların
sonlarında Batıdaki bağ yetiştirmeye uygun bölgelerde, bağlar yetiştirilebilmiş; ama bu kez
de, alkollü içkiler tümüyle yasaklanmıştı. Amerikan halkında gerçek bir şarap merakının
gelişmesi ancak 1970’ lerde gerçekleşti ve bunun neticesinde, daha önce benzeri görülmemiş
bir bağ dikimi ve şarap üretimi artışı yaşandı.
California eyaleti, Birleşik Devletler’deki en ünlü ve en büyük şarap üreticisidir ve
ciddi miktarda üzüm türü yetişen çok çeşitli bölgeleri vardır. Güneyde, Santa Barbara’da,
Pinot Noir, Cabernet Sauvignon, Merlot ve Rhone üzüm türü Syrah’nın yanısıra Chardonnay
ve büyük başarıyla yetiştirilmektedir.
Bu türler arasında, Chardonnay, Riesling, Semillion ve Sauvignon Blanc beyaz
şaraplar için Cabernet Sauvignon ve gittikçe daha fazla miktarda Merlot da kırmızı şaraplar
için yetiştirilebilmektedir.

Amerika’nın şarap bölgeleri (Koyu rankle işaretlenmiştir)

Şarap Tarihçesi



Şarabın Tarihçesi

Şarap M.Ö. 4000 yıllarından, Hititlerden beri, Anadolu'da farklı yapı ve çeşitliliklerde
mevcuttur.Birçok araştırmacıya göre, şarabın anavatanı zaten Anadoludur. Milattan önce
3000’lerde, henüz Avrupa kıtası şarabı tanımazken, Anadolu'da şarap imal edilirmiş.
Nitekim binlerce yıl önce Anadolu'yu yurt tutan Hititlerden kalma eserler, Hititlerin bir şarap
uygarlığı kurduklarını gösteriyor. Bu kavmin tanrılarına sundukları şarapların altından
kupaları, Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin en nadide eserleri arasındadır.
Sadece Anadolu mu, Trakya da yeryüzünün en eski şarap bölgeleri arasındadır.
Mürefte yakınlarındaki Hoşköy'de yapılan kazılarda bulunan amforalar ve amfora
imalathaneleri, buranın bir şarap ihracat merkezi olduğunu gösteriyor. Hititleri takiben
Anadolu’da şarap ve bağcılık daha da yaygınlaşmıştır. Türkler Anadolu’ya gelmeden şarabı
biliyorlar mıydı? Eski Türklerde Göktanrı şarabı takdis ettiğinden, bağın ve şarabın
bulunduğu yere kötü ruhların girmediğine inanılırdı. Yeni doğan çocuklar için düğününde
açılmak üzere bir küp şarap gömülürdü. Kaşgarlı Mahmud, 11. yüzyılda Divanû Lügatü Türk
adlı eserinde Türk boylarının, çocuklarının dahi şarap içtiğini söyler. İslamın Anadolu'ya
yayılması ile Anadolu şarap imalatında liderlik konumunu kaybetti. Anadolu'da şarap
geleneği gerçi Türklerin müslüman olmalarıyla kesintilere ugramış; ama gayri müslim
azınlıklarla sürmüştür. Osmanlıda zaman zaman ünü dünyayı tutan şaraplar yapılmış,
padişahlardan şarabı halka yasaklayanlar olmuşşa da saray sofralarında çoğu zaman şarap
içilmiş. Şarap kimi zaman yasak, kimi zaman serbest her daim el altında olmuş. 1600’ lerin
başlarında İstanbul'a gelen Polonyalı gezgin Simeon, dönünce kaleme aldığı
seyahatnamesinde, "Ankara'nın koyu renkli şarabı ile Tokat'ın mayhoş şarabına
doyulmaz"diye boşuna yazmamış. 18. yüzyılda Avrupa bağlarındaki bir salgın sonucunda
şarap anavatanı olan Anadolu'ya tekrar döndü. Osmanlı'nın Batılaşmaya yöneldiği 1800'lerin
ortalarında ise, Osmanlı şarapçılığı kayda değer gelişmeler göstermiştir. İmparatorluğun
özellikle Erdek, Midilli, Samos ve Girit bölgelerinde yapılan şarapları, Fransa'daki fuarlarda
madalyalar kazanmış, ihraç edilmiştir. Sadece 1873'teki Viyana Fuarı'nda Türk şaraplarının
aldığı madalyalar 35'i bulmuştur. Yüzyıl sonunda asma biti hastalığı Avrupa bağlarını kasıp
kavururken, Fransızlar şaraba susuzluklarını Osmanlı şaraplarıyla dindirmişlerdir.1890
yılında Osmanlı, Ege ve Trakya mahsulü 70 milyon litre şarap ihraç etmiştir. Atatürk’ün
1920'deki öncülüğü ile şarap Anadolu'da tekrar yaygınlaşmaya başladı. Cumhuriyet de
şaraba sırt çevirmemiş dogrusu. Halkın sert bir içki olan rakıdan uzaklaşmasını isteyen
hükümetler, şarabı desteklemişler, bağcılığın binlerce köylünün geçim kaynağı olduğunu da
unutmamışlardır. Tekel idaresinin yeni kurulduğu 1940’ lı yıllarda, Anadolu'nun dört bir
yanına "Şarap Deneme Evleri" kurulmuştur. Kırıkkale, Bilecik, Çorum, Nevşehir, Kırşehir,
Isparta, Tokat, Elazığ, Urfa, Yozgat, Maraş, Gaziantep gibi illerimizdeki bu imalathanelerde,
Fransız uzmanlar yonetiminde Türk üzümlerinden degişik şaraplar denenmiş.
1980'lerin başında da biranın büyük atağı şarapçılığa darbe vurmuşsa da, Türk
şarapçılığı direnmiş, 1980'lerde Türkiye'ye akın eden milyonlarca turistin şarap tutkularının
da desteğiyle taze kana ve sermayeye kavuşmuş. Anadolu şarabın anavatanı olmasına karşın
Türkiye'de şarapcılık sektörü dünyada olan gelişmeyi takip edememiş ve yıllarca günümüz
dünya standartlarına ulaşamamıştır. Son on yılda üreticilerimizin gösterdiği çaba ile
şarapçılık hızla gelişim göstermekte olup dünya standartlarına ulaşmaktadır. Ancak Türkiye
dünyada şaraba uygun toprak büyüklüğü açısından 5. sırada olmasına rağmen bu potansiyelin sadece %3’ünü şarap olarak değerlendirmektedir. Üreticiler Anadolu kökenli
üzümlerde monocepage (Tek üzümden) şaraplara ağırlık vermeye başlamış olup Kaleci
Karası, Öküzgözü, Boğazkere, Narince gibi üzümlerle başarılı sonuçlar elde etmişlerdir.
Anadoluda yeni yetiştirilmeye başlanan Cabernet Sauvignon, Chardonnay gibi üzümlerden
üretilen şaraplar ise 1999 yılından beri piyasada hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.

http://www.majadavet.com/Default.aspx?tabid=178